Çocuklarla Doğru İletişim

Çocuklarla Doğru İletişim

Ebeveynleriyle iyi iletişim kurabilmiş çocuklar ileride iş hayatlarında, aile hayatlarında,
toplumsal ilişkilerinde bu alışkanlığı sürdüreceklerdir. İyi iletişim dediğimizde duyguların ve
davranışların anlaşıldığı, duyguların ifade edildiği ve fark edildiği bir ilişki kurmak anlaşılabilir. Ruh
sağlığının gelişiminde en önemli etken olan ebeveynlerle ilişkinin temel güvene dayalı olması iyi bir
iletişimle gerçekleşebilir.
Çocuklarımızla iletişimde dikkat etmemiz gereken en önemli konulardan biri, onun
duygularını anlamaya çalıştığımızı ona göstermektir. Yönlendirme yapmaktan kaçınarak, onda
gördüğümüz hisleri biz ebeveynler dile getirmeliyiz. Yolda yürürken geçen bir kamyonun sesinden
korkan, irkilen çocuğumuzu gördüğümüzde “aa sen bu sesi duyunca korktun galiba. Gel bir sarılayım
sana, merak etme ben senin yanındayım. Ses biraz yüksekti eveet” diyerek onun duygularını
endişelerini dile getirmeliyiz. Bir çoğumuz konuyu açmaz, kapatır ya da “ne var bunda korkulacak, sen
büyüdün” gibi sözler söyleyerek çocuğu ikna ettiğimizi zannederiz. Onun duygusunu yansıtmak, dile
getirmek korkuyu körüklemek olarak düşünülür. Aksine çocuk anlaşılmış hisseder ve ebeveynle daha
da bütünleşir. Her türlü konuda ebeveynin tavrı yaklaşımı bu şekilde yorumsuz kabullenici olursa
çocuk kendini koşulsuz kabul edilmiş hisseder. Özellikle 3 yaşına kadar çok önemli bir mihenk taşıdır.
Ebeveyni onu anladıkça ebeveyne güveni artar, ebeveyne güveni arttıkça kendine güveni artar.
Önemli noktalardan biri de, çocuğun heyecanına, coşkusuna eşlik etmektir. Bu onu değerli
hissettirir. 2 yaşında bir çocuk için ekmek almaya gitmek çok heyecan verici olabilir. Coşkuyla “babaaa
ben de geleceğim” diyen bir çocuğa “kızım ben hemen alıp geleyim, hayır sen ne yapacaksın orada?
Sana göre bir şey yok” demek onun keşif ve öğrenme isteğine ket vurur. Çocuklarında içlerinde çok
kuvvetli bir keşfetme isteği vardır ve bu gelişimi için gereklidir. “aa tabi hadi gel bakalım, taşımama da
yardım eder misin?” gibi bir cümleyle, duygularını paylaşmak, benzer tepki ve hareketler göstermek
iletişimi çok kuvvetlendirecek etkenlerdir.
Israr ve yönlendirmeler çocuğu çoğunlukla anlaşılmıyor hissine, yalnızlık hissine sevk eder.
Ebeveynle paylaşımları gittikçe azalır. Çocuğun hazır olmadığı, yetkin olmadığı, hakim olmadığı
konularda “şöyle deseydin”, “niye sende onun gibi yapmadın?”, “bir dahakine cesur ol sınıf önünde
konuşurken, gerilme”… gibi öneriler negatif etki eder. Çünkü çocuğun mevcut haline uygun olmayan
beklentiler onu daha da yetersiz hissettirir. Bunun yerine “hmm şimdi kendimi senin yerine koydum
da gerçekten zor gözüküyor. Bir düşünelim bakalım böyle hissetmemen için ne yapabiliriz?” gibi bir
yaklaşım aranızda sağlam bir köprü kurar.

Hayal MENTEŞ
Uzman Klinik Psikolog